Mayıs 15, 2024, 12:11:08 ös

Gönderen Konu: hadi herkes memleketini tanıtsın :-\  (Okunma sayısı 3709 defa)

Çevrimdışı AKSARAYSPOR

  • Daimi Üye
  • İleti: 127
  • Karma: 0
  • AKSARAYSPOR
    • Profili Görüntüle
hadi herkes memleketini tanıtsın :-\
« : Temmuz 23, 2008, 00:30:33 öö »


TARİHÖNCESİ DÖNEMDE AKSARAY

 

 

NEOLİTİK ÇAĞ

 

İç Anadolu yaylasında 980m. yükseklikte uzanan verimli Aksaray ovası Uluırmak/Melendiz(Aksu)nun suladığı volkanik yapılı bir arazide uzanır. Ova Melendiz, Büyük ve Küçük volkanik Hasandağı dizileri tarafından çevrilmiştir.

Hasandağı’nın zaman, zaman püskürtmeleri sonucu bazalt, andezit ve özellikle tüf gibi kayalar yörenin doğal görünümüne büyüleyici bir nitelik kazandırdığı gibi, eski kültürlerin yaşamlarında da önemli bir yapı taşı rolünü oynamışlardır.

Bütün bölgeyi kaplayan arazide oluşan peri bacaları, kayalar içindeki mağaralar, iskan kovukları Melendiz’in Kozdağı kanyonlarında kayalara oyulmuş kiliseler bunun birer kanıtını oluşturmaktadır.

Aksaray yöresinde büyük olasılıkla insanlar paleolitik Çağdan(Yontmataş/Eski Taş Çağından) yaklaşık yüzbinyıl öncesinden itibaren yaşamışlardır. Buna ait bazı belirtileri Güzelyurt çevresinden toplanan “Mousterien” ve”Aurignacien” karakterde yontma taştan obsidien aletler oluşturmaktadır.

Buzul çağının sert iklim koşullarında yaşamak zorunda kalan bu insanlara, bölgenin doğal kaya kovuklarını elverişli birer barınak teşkil etmiş olmalıdır. Buzul Çağının sonlarında Aksaray çevresinin önemli bir kısmı büyük bir pulivial (yağmur) gölle kaplanmış olduğu bilinmektedir. On iki bin yıl önceleri başlayan iklim değişiklikleri İç Anadolu yağmur göllerinin kurumasına yol açmıştır. Aksaray ovasının oluşması da bu dönemde başlamıştır.

Halosen başlarında, yaklaşık günümüzden önce 10 000  (M.Ö. VIII. Bin) yıllarında insan topluluklarının ilk kez bir yere sürekli olarak yerleşip, ilk köyleri kurdukları, ilk kez tarıma başladıkları, ilk olarak hayvanları evcilleştirmeyi başardıkları, insanlık tarihinde son derece önemli bir dönemdir. Neolitik Çağ kültürleri başlıca iki ana evreye ayrılmaktadır. Bunlar “Akeramik Neolitik (Çanak Çömleksiz Neolitik) ve “Keramikli Neolitik” (Çanak Çömlekli Neolitik) kültürler biçiminde tanımlanmaktadır. Aksaray İlinde Neolitik Çağ kültürlerine ait yerleşim yerlerini saptamak için en geniş kapsamlı araştırmalar 1964-65 yıllarında Ian Todd tarafından yapılmıştır. Daha sonra İstanbul Üniversitesi, Ankara Üniversitesi ve Japonya Orta Doğu Kültür merkezi ekiplerince bu bölgede arkeolojik yüzey araştırmaları yapılmış ve gerek Çanak Çömleksiz Neolitik’e, gerekse Çanak Çömlekli Neolitik’e ait çok sayıda höyük ve düz yerleşme yeri bulunmuştur. MÖ. 7000-6000 yıllarında Neolitik devirde Anadolu medeniyetinin önemli merkezlerinden birisi olan Konya yakınlarındaki Çatal höyükte yapılan kazılarda Hasandağı’na dolayısıyla Aksaray’a ait vesikalara rastlanmaktadır. Burada Hasandağı’nın lav püskürttüğünü tasvir eden bir duvara boyanmış duvar resmi bulunmuştur.

Aksaray İlinde Çanak Çömleksiz Neolitik Kültürleri temsil edebilecek yerler; Acıyer, Aşıklı Höyük, Çakılbaşı, Nenezi Musular, Yellibelen Mevkii, Sırçan Tepe, İninönü olarak gösterilebilir. Ayrıca aynı evreye ait çok sayıda obsidyen atölyesi (işliği) bulunmaktadır. Bu atölyelerde alet/silah yapımında kullanılan obsidyen kaynağından çıkarıldıktan sonra, çoğu kez yarı işlenmiş ürün haline getirilmiştir. Bu yarı işlenmiş obsidyenlerin, daha sonra değiş-tokuşa dayalı bir ticaret kapsamında yalnızca çevredeki yerleşmelere değil, aynı zamanda çok uzak mesafelere, Ürdün’deki Eriha yerleşmesine kadar gönderilmiş olduğu bilinmektedir. İlimizde Çanak Çömleksiz Neolitik kültürün temsilcisi 1989 yılından bu yana kazılan Aşıklı Höyük’tür.1996 yılında kazılmaya başlanan Musular yerleşmesi Aşıklı Çanak Çömleksiz Neolitik Kültürünün son dönemini yansıtmaktadır.  Aksaray da Ihlara Vadi yerleşiminin bir uzantısı olan Aşıklı Höyükte yapılan arkeolojik çalışmalar Kapadokya Bölgesinin kerpiçten yapılmış ilk mahallelerini ortaya çıkarmıştır. Yerleşik yaşamın en güzel ve en karmaşık mimari örnekleri olan bu evlerin duvar ve tabanlarında sarı, pembe kil duvar sıvaları kullanılmıştır. Ölülerini evlerinin tabanlarına hocker tarzında, yani dizleri karınlarına çekik olarak gömmüşlerdir. Aşıklı Höyükte araştırma yapan Prof. U.Esine göre yerleşim yerindeki mahallelerin sıklığı, yapıların çokluğu Akeramik Neolitik evre için sanıldığından daha yoğun bir nüfusun varlığını göstermektedir. Höyükte ele geçen yüzbine yakın obsidiyenden yapılmış çeşitli aletlerin Anadolu da benzerleri yoktur. Taştan çok iyi bir şekilde işlenmiş yassı baltalar, kemikten bızlar, keskiler, bakır, akik ve çeşitli taşlardan yapılmış süs eşyalarının yanı sıra az pişmiş kilden figürünler de ele geçmiştir. Aşıklı Höyük araştırmacıları, bu höyükte ele geçen bir iskelete dayanarak dünyada bilinen en eski beyin ameliyatının (trepanasyon) 20-25 yaşlarındaki bir kadına uygulandığını belirtmektedirler.

.

            KALKOLİTİK ÇAĞ

Akeramik ve Neolitik çağı takip eden tarih öncesi kültür dönemlerinden ilki Kalkolitik Çağdır. Kalkolitik Çağ, özellikle bakır madeninin,alet,silah,araç gereç yapımında gitgide çoğalan oranda kullanılması ile tanımlanabilir.yaklaşık 5900-3200 yılları arasına kapsayan bu dönemde ayrıca sabanın kullanılmasıyla tarımsal ürünlerde eskiye oranla üretim artmış,evcil hayvan sayısı çoğalmıştır.Artan nüfusla birlikte yerleşmelerin sayısı da artmıştır.Köyler gitgide büyüyerek kasabalara dönüşmüş, çanak çömlek yapımı ileri bir safhaya ulaşmış estetik ve sanatsal yönden oldukça ileri bir düzeye çıkmıştır.

Aksaray da yapılan kazı ve yüzey araştırmaları ile Kalkolitik çağda yaşamın kesintisiz olarak devam ettiği saptanmıştır. Apsarı/Çatalsu köyündeki Güvercin Kayası höyüğünde,(M.Ö 5200-4800) İstanbul Üniversitesi ve Aksaray Müzesi ile birlikte yapılan kazılarda bu dönem özelliklerini yansıtan mimari ve küçük buluntular Aksaray da ki Kalkolitik yaşam hakkında önemli sayılacak bilgilere ulaşmamızı sağlamıştır. Kendine has çanak çömleği ile Güzelyurt/Gelveri Yüksek Kilise kalkolitik dönemde bölgemiz ve diğer bölgelere etkisi bakımından çok önemli bir yerleşme olarak bilim aleminde ki yerini almıştır. Bu iki yerleşme dışında yörede yapılan yüzey araştırmalarında çok sayıda höyükte kalkolitik Çağ karakteristiğini yansıtan buluntulara rastlanılmıştır.

 

            ESKİ TUNÇ ÇAĞI (İLK TUNÇ ÇAĞI)

M.Ö.IV. binin sonu ve III. binin başlarında Anadolu'da bakır ve kalay karıştırılarak tuncun elde edilmesi, bunun silah yapımında kullanılmasıyla Anadolu insanı "Tunç Çağı"na girmiştir. İnsanoğlu çok önemli bu alaşımla silah, kap-kacak ve süs eşyaları üretmeyi başarmış; bakır, altın, gümüş gibi asıl ve asıl olmayan madenleri de dövme tekniği ile işleyerek, dinsel amaçlı veya günlük ihtiyaçlarına cevap veren objeler üretmiştir.

Aksaray İli Yeşilova Kasabası bulunan ve 1962 yılından bu yana arkeolojik kazıları yapılan Acemhöyük Ören yerinden çıkarılan Eski Tunç Çağı buluntuları bu gün Niğde Müzesinde sergilenmektedir. Bugüne kadar yapılan kazılarda Acemhöyük’ün M.Ö III.  bin yani Eski Tunç Çağı yerleşimlerinde konutların dikdörtgen ya da yamuk planlı kerpiç yapılardan oluştuğunu göstermiştir. Bu dönemde ölüler bir yandan yerleşim yeri dışındaki mezarlıklara toprak ve küp mezarlara gömülmüştür. Ölülerin yanına yüzük, bilezik, küpe, kolye gibi süs eşyaları ve bazı kaplar hediye olarak bırakılmıştır. Bunların yanında taş, kemik ve çeşitli metallerden yapılmış takılar, silahlar ve günlük işlerde kullanılan eşyalar ele geçirilmiştir.

Bilim adamlarınca yapılan yüzey araştırmalarında İlimizde bulunan höyüklerden toplanan çok sayıda Eski Tunç Çağı malzemesi ile vatandaşlarca bulunarak Aksaray Müzesine getirilen    Eski Tunç Çağına ait buluntularda Aksaray da bu dönemin yoğun  ve kesintisiz olarak yaşandığını göstermesi bakımından önem taşımaktadır.



AKSARAY ADI NEREDEN GELMiŞTiR?




Tarihte kurulan her köyün, her şehrin adının is­ter gerçek olsun, ister rivayet, isterse efsane bir hi­kayesi vardır. Aksaray'ın da adı hakkında bir çok rivayet, bir çok efsane anlatılır. Aksaray’ın adının ilk olarak I. Hattuşili ye ait eski Hitit metinlerinde geçen “Nenessa (Nenossos) olduğu sanılmaktadır.M.Ö. 718 yılında Yeni Asur kralı II.Sargon vergi vermeyi durduran ve Muşkili Mita (Frig kralı Midas) ile Kargamış Kralı Pisiris ile işbirliğine giren Şinukhtulu Kiaki’ye karşı Tabal seferi başlatmıştır. Aksaray İli yakınlarında olduğu düşünülen bu kentin adı, eski Asur metinlerinde Şinakhatum olarak geçmektedir.Sefer sonucunda Kiakki’nin egemenliği sona ermiş. Şinukhtu kenti Atunalı Kurti’nin yönetimine bırakılmıştır. Aksaray Merkezinde bulunan Hitit hiyeroğlifli stelde adeta Aksaray’ın Geç Hitit dönemindeki Şinukhtu kenti olduğuna desteklemektedir

Persler bölgeyi iş­gal ettiklerinde “Güzel atlar ülkesi” manasına ge­len “CAPPADOCIA” adını bu bölgeye vermişler­dir. “Garsaura” olarak bilinen Aksaray’a M.Ö. 42’de son Kapadokya Kralı Archelaos kendi adına atfen “Kolonea-Archelais” adını vermiştir. Orta Çağlarda, Bizans Döneminde bu adın “Taxara” şeklinde değiştiği izlenir. En eski Selçuknamelerde “Aksera, Aksara” sözcükleri kentin adı olarak kullanılmıştır. Aksaray’da büyük evliyalar yetişmesinden dolayı bir adı da “Dar-i Süleha” dır. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde bu kenti, “Piga Helena” olarak nitelemiştir.

“Aksaray” adına dair rivayetler şöyledir;



Dar-üs-Zafer



Haçlı seferleri sırasında II. Kılıçarslan başkent Konya dışında askeri bir üs kurmayı düşünür. Bu­nun için de günümüzdeki Aksaray'ı seçer. Şehri sağlam surlarla, medrese, cami, hastane, bedesten vb. kamu yapılarıyla süsler. Her zafer dönüşünde Aksaray'a uğrar, şenlikleri burada başlatır. Şehire de”Zafer Yurdu” manasında “DAR - ÜS – ZAFER” adını verir.





Dar-üs-Süleha



Kılıçarslan burayı o kadar çok sevmektedir ki, kötü ni­yetli kişilerin bu kente gireme­yeceğine dair bir ferman Çı­kartır. Suç işleyenin hemen başı vurulacaktır. Evliya Çele­bilnin anlattığına göre bu amaçla sarayın giriş kapısının iki yanına tunçtan iki aslan heykeli yaptırır. Bunlar şehre gözcülük eder, kötü niyetli ki­şiler kente girdiklerinde aslan­lar ağızlarından çıkardıkları alevlerle onları yakar, kül ederler. Bu yüzden iyilerin, doğruların, salihlerin yaşadığı Aksaray'a "iyilerin yurdu", "Salihlerin yurdu" anlamına gelen "DAR - ÜS - SÜLEHA" adı verilmiştir.





Ah Saray - Aksaray



Bir zamanlar Selçuklu sultanlarından birinin çok sevdiği kızı hastaIanır. Ülkenin tüm hekimle­ri saraya çağırılır, ama hastalığın sebebi anlaşıla­maz. Kızın “Ah Saray” iniltileri odalarda yankı­lanmaktadır. o sırada saraya derviş kılıklı bir adam gelir. Sultan‘dan izin alıp hastayı görür, konuşturur, nabzını dinler.Sevda kelimeleri geçtikçe kızın nabzının hızlandığını görür. Kızın kime sevdalı olduğunu, onun nerede yaşadığını öğrenir.Kız saraydan kurtulup sevdiğine kavuşamayacağını düşündükçe “Ah Saray” diye inlemektedir. Derviş, sultanın huzuruna çıkar. Sultana:

- Sultanım gözdenizin kurtulmasını ister misi­niz? diye sorar. Sultan:

- "Evet, onun yaşaması, benim yaşamamdır," der. Derviş öğrendiklerini Sultana anlatır, hastalı­ğın dermanının iki sevdalının evlendirilmesi olduğunu söyler.

Rivayetlere göre delikanlıyı buldurtur, getirtir. Düğün, dernek kurulur. Bundan sonra “Ah Saray” iniltileri “AKSARAY"a dönüşür.
  :-\
« Son Düzenleme: Temmuz 23, 2008, 00:40:53 öö Gönderen: AKSARAYSPOR »

Çevrimdışı Insect

  • Daimi Üye
  • İleti: 2942
  • Karma: 44
    • Profili Görüntüle
Ynt: hadi herkes memleketini tanıtsın :-\
« Yanıtla #1 : Ağustos 12, 2008, 20:41:23 ös »
                                                                         MERSİN
 
Sanayi, ticaret, tarım, turizm ve bir liman kenti olan Mersin uzun kumsalları, koyları, tarihi zenginlikleri, Toroslar’ın eteğinde bulunan yemyeşil yaylalarıyla Akdeniz’in en güzel kentlerinden biridir.Bir balıkçı köyü olarak kurulmuş ancak hızla gelişmiş ve bugüne gelmiştir.
  Mersin adının kaynağı ile ilgili olarak farklı rivayetler söz konusudur.Örneğin Evliya Çelebi’ye göre Mersin adını Mersinoğulları aşiretinden almıştır.Bir başka görüşe göre de yörede yetişen murt bitkisi kente adını vermiştir.
  Mersin, Kilikya’nın (Bugünkü Çukurova’nın bulunduğu arazinin tarihteki adı) sahil kesiminde Zephirium Körfezi üzerinde kurulmuştur. Kentin bulunduğu yer oldukça eski bir yerleşim yeri olmasına karşın Mersin kentinin kuruluşu çok eskilere dayanmamaktadır. Kesin kuruluş tarihi bilinmemekle beraber kuruluşun 1830-1837 yılları arasında gerçekleştiği bilinmektedir.
  Bazı kaynaklara göre Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın 1832 yılında Osmanlı’ya isyan etmesi nedeniyle Amik ve Çukurova üzerinden Antalya ve Kütahya ‘ya kadar bütün bu bölgeyi ele geçirmesi ile bugünkü Mersin’in kuruluşunun ilk adımı atılmıştır.Bu tarihten sonra şehir tarım ve ticaret alanında hızlı bir gelişme sürecine girmiştir.
  Mehmet Ali Paşa, Mersin-Adana ovasında, dünya pazarlarında en çok ihtiyaç duyulan pamuk ve tarım ürünlerinin üretilebildiğini görmüş, bu iş için Suriye ve Mısır’dan çiftçiler getirilmiştir.
  1852 yılında Süveyş Kanalı’nın açılması, kanalın yapımında gerekli olan kereste ihtiyacının Toroslar’dan karşılanması da Mersin’in gelişiminde önemli bir yere sahiptir.
  Öte yandan 1854 yılında Kırım Savaşı esnasında İtalyan’ların Osmanlı’ya yardım etmesi sonrasında padişahın İtalyanlar’a Mersin’de serbest ticaret yapma iznini vermesi de kentin önemini arttırmıştır.Levantanlerin Mersin’e gelmesinin ardından Girit ve Yunanistan’dan Rumlar, daha sonrada Lübnan’daki Arap Hristiyanlar Mersin’e gelmiştir.Bu gelişmelerin ardından Mersin pek çok kültürün barındığı bir şehir haline gelmiştir.
  Bu yüzden Mersin farklı etnik köken, farklı inanç ve kültürden gelen insanların huzur içinde bir arada yaşayabildiği ender kentlerdendir.

MERSİN'DE İLKLER
1837 Mersin köy olarak yerleşime açıldı.
1852 Mersin nahiye oldu.
1864 Mersin kaza oldu.
1872 Okul açıldı.
1880 Belediye kuruldu.
1904 Şehre içme suyu verildi.
1909 Ortaokul açıldı.
1924 Vilayet kuruldu.
01.09.1927 Şehre elektrik verildi.
25.09.1945 Lise açıldı.
08.06.1953 Trafik işaret lambaları kullanılmaya başlandı.
1959 Özel okul açıldı.
28.09.1963 Asansör kullanılmaya başlandı.
1965 Özel dershane açıldı.
27.01.1974 Televizyon izlenmeye başlandı.
 

İDARİ YAPILANMA
1837 Göğçeli Nahiyesi'ne bağlı Mersin Köyü kuruldu.
1852 Tarsus'a bağlı Göğçeli Nahiyesi Mersin'e taşındı.
1864 Göğçeli, Kalınlı ve Elvanlı Nahiyeleri birleştirilerek Mersin Kazası kuruldu.
1880 Belediye kuruldu.
6.11.1888 Mersin, Adana Vilayeti'ne bağlı Mülhak Liva (Sancak, Mutasarraflık) oldu.
1894 Adana Vilayeti'ne bağlı Sancak teşkilatı tamamlandı ve Tarsus Kazası bağlandı.
1924 Mersin Vilayeti kuruldu.
1933 "Mersin"in adı "İçel" oldu. Silifke Mersin'e bağlandı.
04.12.1991 Akdeniz, Yenişehir ve Toroslar Beldeleri kuruldu.
09.09.1993 Mersin Büyükşehir Belediyesi kuruldu.
28.06.2002 "İçel" adı "Mersin" olarak değiştirildi.
2004 Mersin Büyükşehir Belediye sınırları 21 Belde Belediyesi'ni kapsayacak şekilde genişletildi.


NÜFUS
1864-1900 • Kapadokya ve adalardan Rum Ortodoksların yerleşmesi,
• Suriye, Lübnan ve Mısır'dan Arap Ortodoks, Maroni ve Katolikler'in yerleşmesi,
• Lazkiye'den Sünni Araplar'ın yerleşmesi,
• Suriye ve Hatay'dan “Fellah” veya “Arapuşak” adı verilen Alevi Araplar'ın yerleşmesi
1880 Nüfus; 3010'u Müslüman olmak üzere, 5.070 kişi
1890 Nüfus; 5.700 Müslüman, 2.700 Rum Ortodoks, 300 Ermeni ve 260 Katolik olmak üzere, 9.000 kişi
1892 Nüfus; Vilayet Salnamesine göre, 21.576 kişi
1893 Nüfus; Vilayet Salnamesine göre, 21.666 kişi
1901 Nüfus; Vilayet Salnamesine göre, 23.443 kişi
1927 Nüfus; Belediye sayımına göre, 11.730 kişi
1933 Mersin İlinin adı İçel oldu.
1935 Nüfus Sayımı: 27.620 kişi
1940 Nüfus Sayımı: 30.007 kişi
1950 Nüfus Sayımı: 36.463 kişi
1960 Nüfus Sayımı: 68.485 kişi
1970 Nüfus Sayımı: 112.982 kişi
1980 Nüfus Sayımı: 221.861 kişi
1990 Nüfus Sayımı: 422.357 kişi
2000 Nüfus Sayımı: 537.832 kişi
2002 İçel ilinin adı Mersin oldu.

EĞİTİM
1854 Kapusan (Cappuchins) ve Marist Rahipleri'nin yönettiği, Katolik Erkek Koleji açıldı.
1872 4 yıllık Mersin Rüştiye Mektebi açıldı. İlk yıl 24 öğrencisi vardı (İlk Türk Okulu).
1873 Sıbyan Mektebi açıldı.
1882 Hamidiye Mahallesi'nde ilk Medrese açıldı. İlk yıl 4 öğrencisi vardı. Bu tarihte Mersin'de 7 yabancı okul bulunuyordu.
1887 Sen Joseph Rahipleri'nin yönettiği Katolik Kız Koleji açıldı.
1888 Tarsus Amerikan Koleji "St. Paul Enstitüsü" adı ile öğretime başladı. İlk yıl Tarsus'tan 33 öğrenci aldı.
1889 Rum Ortodoks Erkek Okulu açıldı.
1890 Mavromati tarafından Rum Ortodoks Kız Okulu (Mavromation Pertenagogion) açıldı. Sonra Çankaya İlkokulu'na dönüştürüldü.
1896 Bugünkü Kayatepe İlkokulu'nun bulunduğu bina, Kilise'den okula dönüştürülerek Numune İptidai Mektebi açıldı.
1897 İnas İptidai Mektebi açıldı. Sonra Kız Rüştiyesi oldu (Cumhuriyet döneminde İnönü Okulu).
1902 Hamidiye İptidai Mektebi açıldı (ilk karma okul).
1909 Mersin Rüştiye Mektebi, Mersin İdadisi'ne dönüştürüldü.
1919 Mersin İdadisi işgal kuvvetlerince kapatıldı.
1923 Gazipaşa ve Kurtuluş İlkokulları açıldı.
1923 Mersin Ticari İdadisi açıldı.
1926 Mersin Ticari İdadisi, Mersin Orta Mektebi' ne dönüştürüldü.
1930 Mersin Akşam Tecim (Ticaret) Okulu açıldı.
1931 Necati Bey İlkokulu açıldı.
24.02.1933 Mersin Halkevi açıldı.
15.10.1934 İleri İlkokulu'nun temeli atıldı.
15.09.1937 İleri İlkokulu öğretime başladı.
25.09.1945 Mersin Lisesi (ilk lise) açıldı. 1963 yılında adı Tevfik Sırrı Gür Lisesi oldu.
1946 Silifke Ortaokulu açıldı.
28.01.1952 Mersin Kız Enstitüsü açıldı.
1953 Tarsus Ortaokulu, Tarsus Lisesi'ne dönüştürüldü.
15.09.1959 Özel İçel Koleji açıldı (ilk özel okul).
08.10.1962 Öğretmen Okulu açıldı (Gazipaşa İlkokulu binasında)
28.09.1964 Özel Toros Koleji açıldı (ikinci özel okul)
1965 Özel Lisan Fen Dershanesi açıldı (ilk özel dershane)
1972 Atatürk Ortaokulu, Atatürk Lisesi'ne dönüştürüldü (ikinci genel lise)
1975 Öğretmen Okulu, Öğretmen Lisesi'ne dönüştürüldü ve Eğitim Enstitüsü açıldı.
11.03.1976 Mersin Meslek Yüksek Okulu açıldı.
11.09.1976 Dumlupınar Ortaokulu Dumlupınar Lisesi' ne dönüştürüldü.
14.09.1977 Özel Test-Teknik Dershanesi açıldı.
15.08.1980 İçel Anadolu Lisesi açıldı (ilk Anadolu Lisesi)
16.09.1991 Mersin Fen Lisesi açıldı.
10.11.1992 Mersin Üniversitesi açıldı.

İptidai: İlkokul seviyesinde okul
Rüştiye: Ortaokul seviyesinde okul
İdadi: Lise seviyesinde okul

ULAŞIM
1873 Mersin-Adana şose yolu açıldı.
02.08.1886 Mersin-Adana demiryolu açıldı.
06.11.1888 Tramvay tesisleri kuruldu.
1906 Mersin-Adana demiryolu Almanya'ya satıldı.
1908 Mersin-Adana demiryolu, Haydarpaşa Bağdat hattına bağlandı.
1909 Alman iskelesi açıldı.
08.08.1910 Dekovil hattı ile Bodosaki fabrikası iskeleye bağlandı.
1912 İstasyon müftü camisi arası beden gücü ile çalışan Buharlı Tramvay hattı açıldı.
05.01.1929 Mersin-Adana demiryolu devletleştirildi.
12.09.1929 Gözne yolu açıldı.
08.01.1945 Mersin Ulukışla, Tarsus - İskenderun şoseleri açıldı.
21.04.1951 İstasyon plaj arasında taksi dolmuş çalışmaya başladı.
01.05.1953 Mersin İskenderun otobüs seferleri başladı.
08.06.1953 6 noktada trafik işaret lambaları kuruldu.
08.07.1953 İstasyon-Plaj arasında otobüs seferleri başladı.
25.04.1954 Mersin Limanı'nın temeli atıldı.
28.05.1954 Mersin-Antalya otobüs seferleri başladı.
11.07.1955 Mersin Ankara arasında aktarmasız otobüs seferleri başladı.
1957 Mersin- Konya karayolu açıldı.
27.04.1960 Mersin Limanı hizmete girdi.
30.07.1998 Mersin-Tarsus otoyolu (otoban) açıldı.


SANAYİ
1906 Bodoski un fabrikası açıldı. Sonra Şaşatiler'e geçti, Çukurova Sanayi Fabrikası oldu.
01.09.1927 Elektrik Fabrikası üretime başladı.
26.09.1949 Otomatik Telefon Santrali hizmete girdi (1000 abone).
27.04.1960 Mersin Limanı hizmete girdi.
03.04.1962 ATAŞ (Anadolu Tasfiyehanesi A.Ş.) üretime başladı.
28.09.1963 Mersin'de ilk asansör Toros Oteli'nde monte edildi.
1972 Akdeniz Gübre Sanayi fabrikası üretime başladı.
1972 ÇİMSA (Çimento Sanayi) fabrikası üretime başladı.
1973 Anadolu Cam Sanayi (ACS) fabrikası üretime başladı.
21.06.1975 Soda Sanayi fabrikası üretime başladı.

TİCARET
1886 Mersin Ticaret Odası kuruldu.
30.01.1926 Osmanlı Bankası açıldı.
25.09.1926 Ticaret ve Zahire Borsası açıldı.
29.08.1927 Mersin Liman İşleri İnhisarı (TAŞ) kuruldu.
11.081927 Mersin Tüccar Kulübü kuruldu.
16.05.1929 Mersin Ticaret Bankası A. Ş. kuruldu.
26.11.1931 Merkez Bankası açıldı.
15.02.1940 Mersin Ticaret Bankası A.Ş. tasfiye edildi.
08.12.1942 Varlık Vergisi Mersin mükellef listesi açıklandı.
19.05.1945 Mersin Tüccar Kulübü binası açıldı.
15.12.1952 Birinci Narenciye Kongresi toplandı.
01.07.1985 Mersin Serbest Bölgesi A.Ş. (MESBAŞ) kuruldu.
03.01.1987 Mersin Serbest Bölgesi resmen açıldı.
13.03.1989 Mersin Deniz Ticaret Odası kuruldu.

Çevrimdışı utku-ht

  • Daimi Üye
  • İleti: 143
  • Karma: 0
  • ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol!
    • Profili Görüntüle
Ynt: hadi herkes memleketini tanıtsın :-\
« Yanıtla #2 : Ağustos 15, 2008, 11:14:19 öö »
iyi güzel de internetten copy paste yapmanın ne manası var. internetten almak yerine kendi bildiklerini ya da internetten araştırdıklarından ilginç olanları yazsaydın daha güzel olmaz mıydı ?
Sarıyla Kırmızıyla/ Alnımızın Akıyla
Ahmet çakar'la şansa bak !, a.çakar gibisi var mı ?
Favori sporum yüzme ve basketbol Ne mutlu Türküm diyene!!!

Çevrimdışı BerkLy

  • Daimi Üye
  • İleti: 3292
  • Karma: 3
    • Profili Görüntüle
    • E-Posta
Ynt: hadi herkes memleketini tanıtsın :-\
« Yanıtla #3 : Ağustos 15, 2008, 11:26:37 öö »
Okumayacağımızı bile bile bu kadar uzun koymayın bence.Alıntı bile yapsanız.Sizde bir kez okuyun.Kısaltın.Severek okuyableceğimiz bir bilgileri paylaşın :)

Çevrimdışı berbat88

  • Daimi Üye
  • İleti: 1856
  • Karma: 3
    • Profili Görüntüle
    • E-Posta
Ynt: hadi herkes memleketini tanıtsın :-\
« Yanıtla #4 : Ağustos 15, 2008, 19:14:46 ös »
iyi güzel de internetten copy paste yapmanın ne manası var. internetten almak yerine kendi bildiklerini ya da internetten araştırdıklarından ilginç olanları yazsaydın daha güzel olmaz mıydı ?
katılıyorum

Çevrimdışı AKSARAYSPOR

  • Daimi Üye
  • İleti: 127
  • Karma: 0
  • AKSARAYSPOR
    • Profili Görüntüle
Ynt: hadi herkes memleketini tanıtsın :-\
« Yanıtla #5 : Ağustos 15, 2008, 20:36:45 ös »
katılıyorum

bizim acemiliğimize geldi o zaman siz kendi memleketinizi öyle yapın ayrıca okuyup okumamak size kalmış bir şey.

Çevrimdışı Insect

  • Daimi Üye
  • İleti: 2942
  • Karma: 44
    • Profili Görüntüle
Ynt: hadi herkes memleketini tanıtsın :-\
« Yanıtla #6 : Ağustos 16, 2008, 14:18:46 ös »
ben bunu kısaltarak koydum daha neler vardı sadece tarihçesini yazdım memleket öyle basit bişey olsa 1-2 satıra sığar ama adı üstünde memleket...

Çevrimdışı cılgındershane

  • Daimi Üye
  • İleti: 130
  • Karma: 0
  • FİFA 2009 DEMO BERBAT
    • Profili Görüntüle
    • E-Posta
Ynt: hadi herkes memleketini tanıtsın :-\
« Yanıtla #7 : Ağustos 30, 2008, 14:58:31 ös »
valla böyle herkes kültürlerimizi öğreniyo. saolasın AKSAYARSPOR