Sadece şöyle diyim: 1997'den beri EA'nın çıkardığı bütün futbol oyunlarını oynadım. Hatta daha da ötesine gideyim. Fifa 96'yı ve EA'nin ilk futbol oyunu olan ms-dos'ta çalışan Fifa Soccer'ı da oynadım (hani şu kalecinin önünde dikilip degaj atarken gol attığınız
), hatırlayanlar bilir. Fifa görüntü kalitesinde, cazibesiyle, estetiğiyle çok yol katetti gerçekten. Fifa 98 Road to World Cup çıktığında oyun anlamında adete bir çağ açmıştı. World Cup 98 verdiği heyecanla, Dünya kupasını oynarken yarattığı hızla bambaşkaydı. Müzikleri de bir o kadar etkileyici ve hatırda kalıcıydı (eğer bir az olsun hatırlamak isterseniz şu müziğini indirebilirsiniz --> Chumbawamba - Tubthumping). Fifa 99'de ise biz Türkler açısından çok sevindirici birşey vardı. Oyunda Galatasaray ve Beşiktaş'ı, ayrıca Ali Sami Yen stadını görmek bizi bir hayli mutlu etmiş ve oyun iyice içimize işlemeye başlamıştı. O zamanlar Fifa yeni yeni sıyrılmaya başlamıştı. Çünkü piyasada o kadar çok futbol oyunu vardı ki. Virtua Soccer 1-2, Actua Soccer, Kickoff 97-98-99, Ubisoft'un bir futbol oyunu adını hatırlamıyorum... Ama Fifa elde ettiği lisans hakları ve bunu oyunseverlere sunuş şekli ile fark yaratmaya başlamıştı. Ve Fifa 2000... Türkiye ligiyle tanışmıştık. Artık Fifa, Türklerin vazgeçilmezi haline gelmişti. Ayrıca geldiği görüntü kalitesiyle de bir çok rakibini sollamıştı. Yine hatırlayanlar bilir, Euro 2000'nin çıkmasıyla ilk defa crack olayı ile tanışmıştık (anlayana ve yapana kadar anam ağlamıştı, cdyi alıp geri götürdüğümü bilirim
). Fifa o zamanlar çok hızlı koşuyodu ve 2000 sonbaharında çıkardığı Fifa 2001 ile bir kez daha kalitesini ve geliştirme azmini gösterdi. Fifa 2001'de ilk kez lisanslı formaları görmek mümkün oldu. Ancak o yıldan sonra Fifa bir hayli duruldu. Geliştirme süreci yavaşlatı. Oynanabilirlik yerine görüntü kalitesi üzerine yoğunlaştı. Fifa 2002, 2003, 2004 azar azarlık bir geliştirme hali söz konusu oldu. Sonra Fifa 2005'te ilk defa oynanabilirlik estetiği üzerine yenilik getirmek zorunda kaldılar. Çünkü artık çok ciddi bir rakibi vardı. KONAMI... PES ve Winning Eleven belki görüntü anlamında Fifa'nın gerisindeydi, ancak estetik, gerçekçilik ve oynanabilirlik üzerine Fifa'yı gerçekten sıkıştırmaya başladı. Ve kanaatimce Pes yavaş yavaş o yıldan sonra Fifa'yı geçmeye başladı. Hatta o yıllardan sonra Play Station salonlarının sayısı inanılmaz bir hızla artmaya başladı ve çok da rağbet gördü. Bense EA'ya olan güvenim ve Fifa'ya olan tutkumla Fifa 2006 ve Fifa 2007'yle devam ettim. (Ek bilgi: 2005 yılından beri üniversite öğrencisiyim.) Fifa 2007'yi kaldığımız yurtta hergün onlarca kez oynardık. Sabahlara kadar turnuvalar düzenlerdik. Ama Fifa için stil, trend, oynama şekli hep aynıdır. Bir yolunu bulursunuz ve hep gol atmak için o yolu denersiniz. Fifa'da gol atmak için bulduğunuz zayıf noktaları kullanmaya başlarsınız. Ama o sıralarda PES 6 bayrağı eline aldı. Çünkü PES 6 oynarken bir futbolcunun sahada düşündüğü gibi hızlı karar vermek zorundasınız. Çünkü PES 6'ta herşey mümkün. Orta yaparsınız, top seker ve kaleci yanıldığı için top filelere gider. Bir Fifa tutkunu, Fifa aşığı ve hatta Fifa delisi olarak üzülerek söylüyorum. KONAMI'nin PES 6'sı o ana dek yapılanların en iyisi oldu. PES 6'yla beraber artık her mahalleye internet cafeler yerine Play Station cafeler girdi. Beni de çekmeye başladı ve gerçekten etkisini girdim. Ama Konami, Pes 6'daki başarısını, Pes 2008'de gösteremedi. Çünkü ortaya estetik ama ağır bi oyun çıkardı. Sonuç: cafelerde PES 6 oynanmaya devam etti. Fifa 2008'de de kayda değer bir değişiklik olmadı. Fifa 2009'u, yeniliklerini dolu dolu takip ettim. Aslına bakarsanız ilk defa EA Sports'a güvenmiyordum. Bence EA yine başaramadı. Fifa 2009'u hiç bi oyunla kıyaslamadan şöyle diyim. Görüntü anlamında bugüne dek en iyisini yaptı. Ama oynanabilirlik aynı, hala aynı, hep aynı
( Hep çok katı. Estetik namına hiç bişi yapmadı. Kendini geliştirmedi. Bunu bir Fifa tutkunu olarak söylüyorum. Fifayı hep oynadım hala oynuyorum. Ama..............................................
...................